NBA’de Houston Rockets formasıyla adından söz ettiren Türk basketbolunun parlayan yıldızı Alperen Şengün, geçtiğimiz hafta doğup büyüdüğü Giresun’daki eski lisesini ziyaret etti. Ancak bu ziyaret, sadece bir nostalji gezisi olmaktan çok daha fazlasına dönüştü. Şengün’ün karşılaştığı bir gerçek, hem onun hem de tüm Türkiye’nin yüreğini ısıtan bir hikayeye yol açtı.
Alperen Şengün, 2025 Mayıs’ında, yoğun basketbol takviminden bir mola alarak memleketi Giresun’a geldi. Lise yıllarında basketbol tutkusunu keşfettiği Giresun Anadolu Lisesi’ne uğramadan dönmek istemedi. Okul koridorlarında dolaşırken, bir zamanlar her sabah “Günaydın Alperen!” diye seslenen tanıdık bir yüzle karşılaştı: 79 yaşındaki kapıcı John. Şengün, John’u gördüğünde önce şaşkınlık, sonra büyük bir hüzün yaşadı. Çünkü John, yıllardır aynı okulda, ailesine bakabilmek için hâlâ çalışıyordu.
John, aslen İngiliz bir göçmen olup 50 yıl önce Türkiye’ye yerleşmiş bir emekçi. Giresun’da tanıştığı eşi Fatma Hanım ile evlenmiş ve dört çocuk büyütmüştü. Ancak hayat, John’a hiç kolay davranmamıştı. Eşini beş yıl önce kaybettikten sonra, çocuklarının ve torunlarının geçimini sağlamak için çalışmaya devam etmek zorunda kalmıştı. Şengün, John’un bu hikayesini dinlerken gözleri doldu. “John Amca, senin yaşında insanlar torunlarıyla vakit geçirmeli, dinlenmeli. Neden hâlâ buradasın?” diye sordu. John’un cevabı ise oldukça içtendi: “Evladım, başka çarem yok. Ailem için çalışmak zorundayım. Ama bu okul, benim yuvam gibi oldu. Çocukların gülüşleri bana güç veriyor.”
Bu sözler, Alperen Şengün’ün içinde bir şeyler değiştirdi. NBA’de kazandığı başarılarla milyonlarca dolarlık bir servete sahip olan Şengün, John’un hayatını değiştirmek için harekete geçti. Önce okul yönetimine giderek John’un emekliye ayrılmasını ve maaşının kesilmemesini sağladı. Ardından, John’un ailesine destek olmak için bir eğitim fonu kurdu. Bu fon, John’un torunlarının üniversite eğitimini karşılayacak ve ailenin geçim sıkıntısını tamamen ortadan kaldıracaktı. Şengün, “John Amca, sen yıllarca bu okulda bize kol kanat gerdin. Şimdi sıra bende,” diyerek John’a sarıldı. Bu an, okulda bulunan herkesin gözlerini yaşarttı.
Ancak Şengün’ün yaptığı sadece bununla sınırlı kalmadı. Eski lisesine bir jest yapmak isteyen genç basketbolcu, okulun spor salonunu tamamen yeniletti ve kendi adına bir basketbol akademisi kurulmasını sağladı. Akademi, Giresun’daki yetenekli gençlere ücretsiz basketbol eğitimi verecekti. Şengün, açılış töreninde yaptığı konuşmada, “Bu okul, benim hayallerimin başladığı yer. Şimdi sıra yeni Alperen’lerde. Umarım bu akademi, birçok gencin hayatını değiştirir,” dedi.
John’un hikayesi ve Şengün’ün bu anlamlı hareketi, kısa sürede Türkiye genelinde büyük yankı uyandırdı. Sosyal medyada #JohnAmca ve #AlperenŞengün etiketleri trend oldu. İnsanlar, Şengün’ün vefasını ve alçakgönüllülüğünü överken, John’un yıllarca fedakârca çalışmasının karşılığını alması herkesi duygulandırdı. Bir Twitter kullanıcısı, “Alperen Şengün sadece basketbolda değil, insanlıkta da şampiyon!” yazarken, bir diğeri, “John Amca’nın hikayesi hepimize örnek olsun. Birbirimize sahip çıkalım,” yorumunu yaptı.
Hikayenin en güzel yanı ise, John’un torunlarından birinin, Alperen Şengün’ün kurduğu basketbol akademisine kaydolması oldu. 16 yaşındaki Ahmet, dedesinin izinden giderek çalışkanlığıyla dikkat çekiyor ve bir gün NBA’de oynamayı hayal ediyor. Şengün, Ahmet’i duyduğunda gülerek, “Belki bir gün aynı takımda oynarız, kim bilir?” dedi.
Alperen Şengün’ün bu ziyareti, sadece bir kapıcının hayatını değiştirmekle kalmadı; aynı zamanda bir okulun, bir şehrin ve hatta bir ülkenin umutlarını yeşertti. Şengün’ün vefası ve John’un mütevazı hayatı, bize şunu hatırlattı: Gerçek başarı, sadece sahada kazanılan kupalarla değil, dokunduğumuz hayatlarla ölçülür.